1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle başlayan 1’nci Körfez krizi, 1991’de ABD’nin Irak’a müdahalesiyle bir savaşa dönüşmüş, BM Güvenlik Konseyi’nin 687 Sayılı Kararı ile de savaş son bulmuştu.
Irak ateşkes koşullarını kabul etmişti.
Güvenlik Konseyi’nin kararı, ateşkesle birlikte ‘balistik füzeler de dahil toplu tahrip silahlarının denetimini ve imhasını’ da öngörüyordu.
2003 İKİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI
2003 2’nci Körfez Savaşı birincisinin bir devamı olarak ortaya çıktı, bu kez konu Kuveyt değil, ‘kitle imha silahları meselesi’ oldu.Birleşmiş Milletler Silah Denetçileri Irak’ta uygun bir çalışma ortamı bulamıyor, dolayısıyla Saddam’da böylesi bir silahın varlığı da kanıtlanamıyordu.
KRİZ BÜYÜYOR
8 Kasım 2002’de alınan 1441 Sayılı Karar’la BM, Irak’ı koşulsuz işbirliğine çağırıyor, ayrıca bu işbirliği için bir takvim sunmasında ısrar ediyordu. Irak, 7 Aralık’ta söz konusu takvim çerçevesinde elindeki kitle imha silahlarının listesini BM’e göndermiş ancak bu kez de ABD bunu tatmin edici bulmamıştı.
27 Ocak 2003’te, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı(IAEA) Başkanı Muhammed ElBaradai ile silah denetçilerinin(UNMOVİC) Şefi Hans Blix, 60 günlük incelemenin ardından ilk raporlarını BM’e sunmuş ancak bu da yeterli görülmemişti.
Kriz büyüyordu…
ABD SAVAŞTA ISRARCI
Bu arada dönemin ABD Dışişleri Bakanı Powell’ın, Güvenlik Konseyi üyeleri başta olmak üzere dünya kamuoyunu etkilemek için 6 Şubat’ta BM’de sunduğu kanıtlar tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Daha sonra açıklamak zorunda kaldıkları gibi aslında rapor ve belge diye sunulanların hepsi uydurmaydı.
Aslında dünya kamuoyunda Amerikan karşıtı duyguları ateşleyen asıl gelişme, 1441 sayılı karar doğrultusunda UNMOVIC ve IAEA’nın ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar sonucunda, 14 Şubat 2003’te BM’e sunulan ikinci raporları oldu.
Raporda, henüz kitle imha silahlarıyla ilgili bir bulguya, dolayısıyla ABD’nin olası Irak işgalini haklı kılacak bir kanıta ulaşılamadığı ifade ediliyordu; 115 gözlemci, 300’den fazla tesiste 400’ün üzerinde denetim yapmıştı(1).
Uluslararası kamuoyu Irak’la görüşmelerin sürdürülmesi, henüz varlığı kanıtlanmamış bir silah meselesi yüzünden bir savaşa gidilmemesinden yanaydı…