Dünya Vurdu... VE BAKIN ESAD DA NE YAPTI...
Bu nasıl bir savaş!
Esad rejimi beş yılda 700 doktoru katletmiş
İnsan Hakları İçin Doktorlar adlı örgüt, son beş yılda Esad rejiminin
700 tıbbi personeli öldürdüğünü açıkladı.
Dünyadaki savaş bölgelerinde tıbbi yardım çalışanlarına saldırıları belgeleyen İnsan Hakları için Doktorlar (Physicians for Human Rights) adlı örgüt, Esad rejimine ait güçlerin son beş yılda 700 doktoru öldürdüğünü duyurdu.
Newyorker'de yer alan bir analize göre, doktorların çoğu uçak bombardımanı, suikast ve işkenceler sonucu öldü. IŞİD bölgelerinde de tıbbi personele yapılan saldırılarda en az 27 doktor hayatını kaybetti.
Geçtiğimiz günlerde Hama ve Halep'te son çocuk doktorlarının da öldüğü duyurulmuştu. Konuyla ilgili Birleşmiş Milletler Komisyonu hazırladığı bir raporda "
Esad rejimine ait askerler bilerek ve isteyerek hastaneleri ve doktorları hedef alıyor. Bu şekilde yaralı muhaliflerin ve sivillerin tedavisini engelleme istiyor" ifadeleri yer almıştı.
Halep'te insani dramların arttığı ve sivillerin tedavilerinin yapılamadığı da belirtiliyor. Suriye'de savaş başlamadan önce binlerce doktorun yer aldığı Halep'te, doktor sayısı ciddi oranda azalmış durumda. Tedavisi hayati olan birçok hasta hem doktor hem de tedavi araçlarının eksikliği nedeniyle tedavi göremiyor.
Suriye genelinde önemli tıbbi malzemelerin erişiminin rejim güçleri tarafından engellendiği belirtiliyor. Tıbbi malzemelerin engellenmesi ise uluslararası hukuka göre insan hakları ihlali ve savaş suçu kapsamında sayılıyor. BMGK üyeleri ise, hastanelerin vurulması ve tıbbi personele yönelik saldırıları kınamasına rağmen herhangi bir adım atmıyor.
Yetkililere göre, BMGK'nın beş daimi temsilcisi uygulamada Suriye, Yemen, Sudan ve Afganistan'da hastanelere yapılan saldırıları destekliyor.
(Dünya Bülteni)
Durum bu. Tüm bu trajedi sınırımızda yaşanıyor.
Savaşın bile hukuk temelinde olması gerekirken
Esad savaş ve insanlık suçu işlemeye devam ediyor.
Peki savaş suçları nedir?
Savaş suçu, askerî veya sivil, kişi veya kişilerin, savaş kanunları ihlâli için uluslararası ceza hukuku çerçevesinde cezalandırılabileceği suçtur. Devletler arası çatışmalarda savaş kanunlarının her ihlâli bir savaş suçu sayılmaktadır, ama devlet içi çatışmalarda yer alan ihlâller savaş suçu sayılmayabilir.
Savaş kanunları sınırları içinde, yerleşmiş güvenliğinin ihlâli, çatışma esnasında kabul edilmiş prosedürlerin ve kuralların çiğnenmesi, örneğin ateşkes bayrağını kaldıranlara saldırmak veya ateşkes bayrağını yanıltıcı şekilde kullanıp saldırmak, savaş suçu sayılır.
Savaş esirlerine ve sivillere karşı kötü davranmak da savaş suçu oluşturan davranışlar arasında yer alır. Savaş suçları toplu katliam ve soykırım olaylarının bir parçası olmasına rağmen, bu tip suçlar genel olarak uluslararası insani hukuk çerçevesinde insanlığa karşı suçlar kapsamına girer.
Savaş suçlarının uluslararası insani hukuk alanında önemli bir yeri vardır ve bu alanda Nurnberg Mahkemeleri gibi uluslararası mahkemeler düzenlenmiştir. BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda için Uluslararası Ceza Mahkemesi yakın tarihten örneklerdir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra işlenmiş savaş suçları davalarının görüşülmesi için Lahey'de kuruldu. Bazı ülkeler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve İsrail, mahkemeye karşı eleştirilerde bulunup, katılmayı reddetmişlerdir ve mahkemenin vatandaşları üzerinde yargılama yetkisine sahip olmasına izin vermemişlerdir.
Suriye iç savaşı sırasında kimyasal silah kullanılmasından aç bırakmaya, gözaltında kaybetmekten köleleştirmeye kadar sayısız savaş suçu işlenmektedir. İnsanlığa karşı işlenen bu suçlar, şu ana kadar cezasız kalmakta. BM Genel Sekreteri Ban Kimun, Suriye'deki savaş suçlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmesi için çağrıda bulunsa da herhangi bir sonuç alınmamıştır.
Birleşmiş Milletlerin Cenevre’de yayınladığı raporda Suriye’de savaşan tüm tarafların suç işlediği görülmektedir. Fakat tespitler yapılmış olsa da herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.